Suya sertlik veren kalsiyum (Ca) ve magnezyum (Mg) tuzlarıdır. Bunlardan arınmış olan sularla temas ettiğimizde, yüzeyde herhangi bir parçacık tutunamadığından kayganlık hissederiz.
Sudaki mineraller temizleyici kimyasallarla geç tepkimeye girdiklerinden daha fazla temizlik malzemelerine ihtiyaç duyarız. Yumuşak suyla yıkanan saçların sağlıklı görünmesi sebebi budur.
Yalnız tadı değil, görünümü de berrak ve temiz olabilir. Ancak, kirliliğe sebep olan bakteri, virüs, ağır metaller vb. görünmez, tatsız ve kokusuz olabilirler. Bu nedenle su analizi kaçınılmazdır.
İçerisinde çözünmüş madde miktarı (TDS) 5000 mg/lt olan sular acı su, 1500 mg/lt ve altı olan sular ise tatlı sulardır.
Yeraltı suları, çok sayıda toprak katmanından geçtiği için içeriği daha zengin sulardır. Ancak kapalı sular olduklarından ağır metallere maruz kalabilirler. Her ikisi içinde içilmeden önce su analizi yapılmalıdır.
Suyu kaynatarak sadece belirli bakterilerin ölmesini sağlayabiliriz. Kirliliğe neden olan diğer maddeleri yok edemeyiz. Ancak doğal afet ve salgın zamanlarında su kaynaklarındaki olumsuz koşulları, geçici bir dönem için kaynatarak riski azaltabiliriz.
Etkili bir dezenfektan olan klor, içme suyu için özellikle yüksek orandaysa çok zararlıdır. Fazla klorun, aktif karbon filtrelerle tutulması mümkündür.
Maden suyu yeraltındaki çatlaklardan ilerleyerek mineraller ve karbondioksitle birlikte yeryüzüne çıkar ve tamamen doğaldır. Soda ise içilebilir suyla minerallerle birlikte karbondioksit gazı eklenerek elde edilir, yapaydır.
Vücudumuz için hayati önem taşıyan su, günün her saati tüketilebilir. Ancak, sabah kahvaltıdan önce içilen suyun vücudu toksin ve atıklardan temizleyerek metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağladığı bilinmektedir.
Sağlıkla kalın.
Mustafa YILMAZ